30 Haziran 2007 Cumartesi

Bir fotoğraf...Fikir verir...


Bugün yalnızca hepinizin bildiği margarinli poğaça hamurundan yaptığım dereotlu zeytin ezmeli kurabiye ve peynirli poğaçaların fotoğrafını sizinle paylaşmak istedim...Eğer isterseniz, daha sonradan tariflerini de eklerim...


Afiyetle ve sağlıcakla...

27 Haziran 2007 Çarşamba

NEFİS BİR KEK...


Sevgili İnci Hanım'dan tarifini aldığım ancak yine kendi el yordamım haline dönüşmüş olan bir kek tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tatlı krizlerine acil bir çözüm getirecek kolay bir kek.

Öncelikle üç yumurta ve bir bardak şekeri mikserle çırpıyorsunuz, bir bardak sıvıyağ, bir bardak süt, bir paket kabartma tozu ve aldığı kadar un ekleyerek tahta kaşıkla karıştırıyorsunuz. Damla çikolataları da unlayarak ekleyip karıştırıyor ve yağlanmış kek kalıbına(ben kelepçeli kalıp kullandım) döküyorsunuz. Üzerine de dondurulmuş yada taze vişneleri batırıyor ve 200 derecede ısınmış olan fırına veriyorsunuz. Kekiniz, fırından çıktığında isterseniz üzerine pudra şekeri serpiyorsunuz. (ben serpmedim, şekerini biraz fazla kaçırmışım çünkü) İnanın bundan sonra kimse sade kek yemeyecek...

Sonraki aşamada ise, tarifin yaratıcısı İnci Hanım'a teşekkür ederek, afiyetle yiyorsunuz.

25 Haziran 2007 Pazartesi

KEDİ DİLİ PASTASI



İlk kez uyguladığım ama oldukça beğenilen bir tarifi paylaşmak istiyorum sizlerle. Dün kolları sıvadım ve geçen hafta aldığım kedi dili bisküvilerini değerlendirmek için pasta yapmaya karar verdim. Öncelikle bir paket kakao, iki kaşık mısır nişastası, altı kaşık şeker ve bir miktar süt ile bir krema hazırladım. Pişen kremanın altını kapatarak, yirmi gram bitter çikolata ve bir yemek kaşığı margarin ekleyerek mikserle çırptım. Kedi dili bisküvilerini tepsiye bir sıra dizerek, kremayı üzerine döktüm ve ikinci kat bisküvileri üzerine yerleştirdim. Kalan kremayı da üzerine sürdüm ve hazır paketlerde satılan beyaz çikolatalı sosu üzerinde yazdığı gibi hazırlayarak, en üste döktüm ve buzdolabına kaldırdım. Bir gece beklese dolapta daha güzel olabilirdi ancak sevgili Deniz ve Coşkun'un sabırsızlıklarının ardından, ancak bir kaç saat sonra midelerde yerini aldı sevgili kedi dili pastamız.


Tabi dün sadece bu pasta ile yetinmedik ve çikolatalı vişneli kek ile dereotlu minik poğaça da yaptık. (bu aşamalarda emeği geçen Deniz ve Coşkun'a sonsuz sevgi ve teşekkürler) Tabi onların tarifini önümüzdeki günlerde ekleyeceğim.


Görüşmek dileğiyle...

18 Haziran 2007 Pazartesi

Yediklerimizin lezzeti midir bize mutluluk veren yoksa mutluluğumuz mudur yediklerimize lezzet katan?

Güzel bir mantar yemeği tarifi vermek istiyorum. Can yoldaşım Sevde'den aldığım bir tarif bu. Ama bu tarifi alalı uzun bir zaman oldu ve orjinal halinden sapmalar yaşayarak, benim el yordamım haline gelmiş de olabilir.
Belirtmek istediğim bir şey daha var, yazdığım bu tarifler yalnızca güzel, huzurlu günlerimize bir nebze de olsa eşlik etmek içindir. Aslında çok da önemli şeyler değil yani. Eğer huzurlu bir sofrada oturuyorsanız, yediğiniz şeyler zaten size çok lezzetli gelecektir. Ama içinizdeki sıkıntıyla götürüyorsanız ballı kaymaklı lezzetleri ağzınıza, bir tat alamayacaksınız. O yüzden Rabbim önce güzellikleri görüp tat almamızı sağlayacak huzuru versin gönlümüze, yüzümüz gülsün, gönlümüzde sevgi olsun...Soframızaysa nasılsa gelir zaten bişeyler, içinde bal olmayan yemekler ama bal gibi yüzlerin yanıbaşında yenen yemekler...

Mantar yemeğimizin tarifine geçmek istiyorum.Öncelikle belirtmeliyim ki bu yemek için ölçü vermeyeceğim çünkü son derece kolay olan tarifi, kendi malzemelerinize göre uyarlayabilirsiniz.
Mantarların saplarını ayırın ve az yağda(tereyağ yada sıvıyağ) arkalı-önlü hafif renk alacak kadar kızartın. Bir taraftan da kıyma, yemeklik doğranmış soğan, salça, yeşil biber, domates, mantar sapları, tuz ve arzu ettiğiniz baharatları birlikte pişirin. Kızartmış olduğunuz mantarların içine bu karışımı doldurun ve üzerlerine bir dilim kaşar, domates ve biber dilimlerini kürdanla tutturun üst üste. Ve tepsiye dizerek fırına verin, kaşarlar hafif kızarana kadar pişirin. Sıcakken servis yapın. Yanına yapacağımız dereotlu bir pilav ve kaşık salatası çok hoş olur. Afiyet olsun...

6 Haziran 2007 Çarşamba

YALNIZCA SEV! GERİSİ KİMİN UMRUNDA!

Ayakların yerden kesiliyor, uzanıyorsun yıldız dolu gökyüzüne, başın sevdiğinin göğsünde. Huzur buluyorsun, inanamıyorsun ankara'nın göbeğinde bulutlarla dansına. Sevdiğin adamın ayakları yorulana kadar, salıncağa güç veriyor...
Ayakları yorgun düşüyor, dualar ediyorsun sevgimiz yorgun düşmesin diye. Şükrediyorsun tanrıya, verdiği saadet için, huzur dolu omuz için, gülümseyen gözler için...
Böyle güzel bir doğum günü yaşadım büyülü şehrimde, varmak için uzun yollar katettiğim şehrimde. Tüm dünya silindi gözümden, yalnızca o ve ben vardık bulutların değdiği salıncağımızda, salıncağımızın uçtuğu büyülü şehirde. Tüm alışkanlıklarımızı tepip, alışamadıklarımızı tadarken, hayaller kurduk hayalimizdeki yerde, zamanda...Tüm sıkıntılarımızı ittik elimizin tersiyle taa uzaklara, setler gerdik gözlerimizle önlerine ki bir daha gelemesinler diye.
Belki çok uzak şehirlerden geldik ikimizde, ama bir o kadar yakındı ruhlarımız birbirine. Bunca zaman onlara ne kadar da sıkıntı çektirmişiz diye düşündüm bir an. Öyle ya, ruhum eşini bulana kadar üzüntülü saatler geçirmiş olmalıydı, ama şimdi ne kadar da mutluydu, bana minnet borçlu olduğunu düşündüm ona eşini verdiğim için.
Biz başardık, tüm gözlere, sözlere inat başardık hayallerimizi yaşamayı. Kolay değildi, ama şimdi kolay geliyor. Nasıl mı? Yanıtı da çok kolay, yalnızca sevdik. Belki emek istiyor, fedakarlık istiyor, tırnaklarınızın kanaması gerekiyor ama bir sevdin mi, her şey kolay geliyor, gerisiyse kimin umrunda!...

4 Haziran 2007 Pazartesi

RÜYA MI GERÇEK Mİ?

Çok yoruldum. Ama hiç bir yorgunluk, bu denli mutlu edemez beni. Öğle arasında koştura koştura dışarı çıktım ve yarın doğum günü olan biricik eşime hediyeler aldım. Onun kadar özel değil ama zaten ona, onun kadar özel bir hediye bulamam ki!Yok çünkü öyle bir şey...
Ayrıca pasta yapmaya vaktim olmayacağı için onun en sevdiği pasta olan franbuazlı pasta siparişimi de çoktan verdim bile. Bu gece onun için bir sürpriz planlıyorum. Eğer yarın yaparsam, bu beklenir bir şey olur ama bu gece saat on ikiden sonra hiç de beklediği bişey değildir uykudan uyandırılıp mum üflemek.:) (Belki uyanmak biraz zor gelecek ama olsun, sürpriz değil mi? Sanırım önce gerçek mi rüya mı diye düşünecek :)) Aslında içimden ne geliyor biliyor musunuz; yarın eşimin annesini aramak ve sevdiğim insanı dünyaya getirdiği için ona teşekkür etmek!
Muhtemelen abarttığımı düşünüyorsunuzdur ama bir de şöyle düşünün; neden uğraşıp didinip duruyoruz şu hayatta? Mutlu olmak istiyoruz çünkü. O halde mutlu olmamızı sağlayanlara, daima yanımızda olanlara, yalnızca nefesleriyle, sesleriyle bile bize destek olabilenlere bir teşekkür borçlu değil miyiz? Bence onlar tüm güzellikleri hakediyor. İzninizle bu satırları sevgili eşim için ayırmak istiyorum.
İyi ki doğdun...İyi ki yanımdasın...Doğum günün kutlu olsun...

1 Haziran 2007 Cuma

Çok güzel bir tatlı tarifiyle "günaydın" demek istiyorum sizlere sevgili dostlar. Pastanelerde satılan çikolatalı topları aratmayan, son derece lezzetli ve şık bir tarif bu. Ayrıca evde kalmış ve bayatlamaya başlamış olan kakaolu keklerinizi de değerlendirebileceğiniz ve çikolata krizine girmiş olanlara sunabileceğiniz hoş bir tat. (Gerçi bizim evde kakaolu kek, asla kalıp bayatlama riski taşımaz:) ben o nedenle yeni bir kakaolu kek yaptım)

Çikolatalı minik toplarınızı şu şekilde hazırlıyorsunuz, öncelikle keklerinizi derin bir kaba ufalıyorsunuz ve üzerine biraz süt kreması ekliyorsunuz(marketlerde hazır paketlerde satılıyor, ama isterseniz evdeki çırpılmış süt kaymağını da kullanabilirsiniz), biraz karıştırıyor ve bir miktar da hindistan cevizi ekliyorsunuz(arzuya göre), oluşan bu karışım şekil verilebilecek kıvamda olmalı. Hazırlanan karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak, içlerini açıyor ve ceviz koyuyorsunuz. Top şekli vererek, buzdolabında 1 saat dinlendiriyorsunuz. Bu esnada arzu ettiğiniz miktarda sütlü çikolatayı benmari usulü eritiyorsunuz. Buzdolabından çıkartmış olduğunuz topları, iki çatal yardımıyla çikolataya bulayıp alüminyum folyo ile kaplamış olduğunuz tepsiye yerleştiriyor ve tekrar buzdolabına kaldırıyorsunuz.(isterseniz topların üzerine iri cevizler batırabilirsiniz) Donduğunda, servis edilmeye hazırdır tatlılarımız.

Ben alternatif olması için bir miktar hindistan cevizine biraz krema ve pudra şekeri ekledim ve topların içine bir miktar da bu karışımdan koydum. İnanın hindistan cevizli tatları sevenler için muhteşem bir ikram.

Afiyet olsun...