10 Eylül 2007 Pazartesi

KÜÇÜK ŞEHİRLER, BÜYÜK TELAŞLAR...DAHA DA BÜYÜK MUTLULUKLAR...

Uzun bir aradan sonra nihayet fırsat bulabildim sizlerle biraraya gelebilmek için. Güzel bir tatilin ardından oluşan tembelliğim sona ermekte, daha yeni yeni kendime gelmekteyim. Tabi bunda havaların soğumasının da etkisi var.
Ve işte geldi sonbahar... Hafta sonunu Düzce'de geçirdim, biraz daha yukarılara doğru çıkarak köyüme gittim.Sıcaktan bunalan hücrelerim serinliğin etkisiyle feraha kavuştu. Olamaz böyle bir güzellik, her yer yemyeşil, sabahın dumanı ormanın üzerinde, ateş yanıyor çıtır çıtır, sarınıyorsunuz sıcacık yorganınıza. (Yanılmayın sakın, daha iki gün evvel yaşadıklarımı anlatıyorum, aralık ayı değil.)
Her mevsim başka güzel diye düşünüyorum, yakında bu güzelim çimlerin üzerine kar yağacak ve biz yine bir hafta sonu kaçamağında karların üzerinde kayak yapacağız. Ama bilinen o eski usullerle; en kaygan çuvalların üzerinde:)
Bir taraftan da içimde bir sevinç. Her yıl Ramazan ayı gelirken, içimde nasılını ve nedenini belirtemeyeceğim bir heyecan oluyor, bir kıpırtı... Şöyle bir baktım memleketime hafta sonu. Dedim kendi kendime küçük şehirlerde ne büyük sevinçler, telaşlar yaşanıyor böyle özel zamanlar için. Oysa büyük şehirlerde kaybetmişiz kendimizi, düşmüşüz hayat derdine. Oysa hayat yalnızca kendi karnını doyurmaktan mı ibaret? Karın doyurmanın da bir ruhani yönü olmalı diyorum kendimce. Unutmuşuz böyle güzel ayların faziletlerini, hazırlıklarını. Oralarda herkes alışverişe çıkmış, iftara gelecek olan misafirlerine en güzel yemekleri hazırlamak için, sahurda yemek için yufkalar açılmış, erişteler kesilmiş, tarhanaların en kokulu olanları hazırlanmış, tabi bir taraftan da biberler yıkanıyor en kırmızı salçalar için, turşuluklar seçiliyor pazar yerlerinde... Tatlı bir telaş gördüm bizim oralarda, benim insanlarımda. Hem kış karşılanıyor, hem de ramazan ayı...Ama yalnızca midenin yönlendirmesiyle değil, içlerindeki tuhaf sevincin rüzgarıyla.
Bir de Ankara'ya baktım sessizce. Alıştığımız gürültünün sessizliği, insanların umursamazlığı...Ah diyorum, keşke bu güzel günleri o küçük şehirlerde geçirebilseydim...
Elimizdekiyle yetinmek adına, küçük şehirlerin büyük mutluluğunu, küçük evimde, küçük ailemin içinde yaşatmaya karar verdim... En sevgi dolu yemekleri iftar soframıza taşımak adına, ramazan ayının mutluluğunu eşimle paylaşmak adına, küçük dünyamda büyük sevinçler yaşatmaya karar verdim...

1 yorum:

  1. fıstık, bu güzel yazınla yine aldın beni götürdün güzelliklere.köyüme o mis gibi havasına.herkezin memleketi kendisine güzeldir.ama bizim memleket bir başka güzel.yıllık izinde şöyle bir yarım karadeniz turu yaptım.ve benim köyümden güzelini bulamadım.yalan dünyanın cenneti derler ya işte öyle bir yer..... yüreğine kalemine eline sağlık deryacım.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı bekliyorum:)