8 Kasım 2009 Pazar

SALÇA SOSLU KURU DOLMALAR...





 Dolmalar, annem tarafından hazırlandı. Yapılışına gelince, tabiki annemin usulüyle her şey göz kararı:) Üzerindeki sos ise bana ait. Pirinç, biber salçası, maydanoz, dereotu, zeytinyağı, kimyon, karabiber, nane, nar ekşisi, soğan ve tuz ile hazırlanmış hepinizin bildiği güzel bir iç hazırladı annem. Yalnız bence bu lezzetin sırrı, bol zeytinyağı ve salça içermesi. Haşlanan kuru biber ve patlıcanlar,  iç malzemesi ile doldurulduktan sonra, kalın tabanlı bir tencerede pişirildiler. Üzerine ise, çok sevdiğim bir sos hazırladım. Nasıl yaptım bunu? Zeytinyağında üç diş sarımsağı kavurduktan sonra bir buçuk yemek kaşığı biber salçası ekleyerek, kavurmaya devam ettim. Daha sonra biraz sıcak su ve nane ekleyerek kıvamını bağladım. Pişmiş olan dolmaların üzerine döktüm bu güzel sosumu. Ben bu sosa aşığım, denemenizi tavsiye ediyorum. Afiyet olsun.



NEFİS ELMALI KURABİYELER...

Nedense canım bugünlerde sürekli şekerli bişeyler çekiyor. Sanırım Ferya Nil'im de benim gibi elmalı kurabiye severlerden. Geç bir saat olmasına rağmen, akşamın bir vakti kurabiye çeken canımızın isteğine uyduk ve kalkıp, üç nesil(annem, ben ve kızım:) kurabiye hazırladık. Zor olduğu için değil tabiki üç kişinin aynı anda mutfağa girmesi, sadece bir an önce bu leziz kurabiyelere kavuşmaktı isteğimiz.
Elmalı Kurabiyenin yapılışına gelince, öncelikla karar veremedim nasıl bir şey istediğime. Her zaman yaptığım ve çok beğenilen bir tarif vardı aslında. Daha önce de yayınlamıştım onu sitemde. Ama bu sefer daha farklı bişey olsun istedim ve bu tatlı atıştırmalıklar çıktı ortaya.
Kurabiyemizin hamuru için gerekli malzemeler;
1 Paket Margarin
1 Çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 yumurta
1 paket vanilya
Aldığı kadar un(5-5,5 su bardağı kadar)
 
Kurabiyemizin iç malzemesinin hazırlanışı; elmalar rendelenerek bir miktar şekerle pişirilir. Kendi bıraktığı suyu çekince altı kapatılır ve biraz tarçın ile evde varsa bir miktar fındık yada ceviz eklenir. Soğumaya bırakılır. İşte bu kadar.

Hamuru yoğurduktan sonra bir süre buzdolabında dinlendirirseniz, süper olur. Hamurdan parçalar alarak, oklava ile açıp, üçgen parçalara kesip, iç malzemesini koyup, sigara böreği gibi sarabilirsiniz, poğaça şekli verebilirsiniz yada minik bohçalar yapabilirsiniz. Yani şekil aşaması sizin hayal gücünüze yada vaktinize bağlı. Isınmış fırında üzeri beyaz kalacak şekilde pişirip, ılıkken de üzerine pudra şekeri serperseniz, yemeyin de yanında yatın:)Afiyet olsun.

Bu arada kurabiyelerin şekil aşamasında  süper bir yardımcım vardı, onun ellerine sağlık. Seni çok seviyorum sevgili yardımcım.

EV USULÜ PATATES KROKET


SİRKELİ SOĞAN SALATASI

ŞİFA ÇORBASI...


5 Kasım 2009 Perşembe

ANNEMİN MÖNÜSÜNDEN SEÇMELER...TARİFLERİ ÇOK YAKINDA GELİYOR...


ZEYTİN EZMELİ ÇÖREK

KAKAOLU ISLAK KURABİYE

EL AÇMASI PEYNİRLİ TALAŞ BÖREĞİ

MERCİMEKLİ HAŞHAŞLI EL AÇMASI BÖREK

"HER ŞEYİN YENİSİ, DOSTLUĞUN ESKİSİ MAKBULDÜR"

Biraz önce candan bir ses tonu mutlu etti beni, götürdü çok eski günlere. Birlikte güzel günler geçirmiştik Yeliz'im ile Cebeci Yurdu'nun daracık odalarında, birlikte ağlamıştık annemizi özleyince, birlikte gülmüştük birbirimizden ayrı geçirdiğimiz saatlerin yaşattıklarına. "Hadi gidelim" dememizle buluyorduk kendimizi AŞTİ'de memleketimizin otobüslerinin önünde.

Öyle deliydik ikimiz de, "hasret" konu olunca.

Şimdi de birbirimize özlem doluyuz ama nafile. "hadi gidelim" diyip koşamıyoruz birbirimize, yaşadığımız hayatların telaşıyla.

Yaşam ne garip sevgili dostlar! "Bir varmış, bir yokmuş" gibi. Eskiden hep yanımda olan şimdi özlem kokuyor, şimdi yanıbaşımda sarıldıklarımın yarını meçhul. Düşününce hiç bir şey yok avuçlarımızda, güzel dileklerimizden, anılarımızdan ve dualarımızdan başka.

Bir de sevdiklerimizin uzaklardan gelen sesleri var, bizi mutlu eden.

Oysa ki asıl şimdi ihtiyacımız var dostların sıcacık ellerine,  hayatın bizi  üzmeyi daha iyi öğrendiği bu yaşlarımızda.

Belki de bu nedenle daha iyi biliyoruz dostlukların değerini 30'lu yaşların arefesinde, hem de  üniversitedeki uçarı ruhlarımızın hiç bilemeyeceği kadar.

Şimdi daha iyi anlıyorum sevgili dostum Yeliz'in bana armağan ettiği tabakanın üzerindeki yazının değerini
"her şeyin yenisi, dostluğun eskisi makbuldür".

Garip de olsa, yine de hayat güzel sevgili dostlar, çünkü bize en azından dostlukların değerini, insanların değerini, sevginin, aşkın, sabrın değerini öğretiyor bir öğretmen edasıyla.

Ne mutlu bana ki, artık daha iyi biliyorum herşeyin değerini.

Artık daha  çok seviyorum seni sevgili dostum,Yeliz'im, sesin bile aldı beni nerelere götürdü, neleri hatırlatmaya yetti.

31 Ekim 2009 Cumartesi

Bayatlamayan Poğaça


Elif Korkmazel'in programından aldığım çok güzel bir poğaça tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu poğaçalar sıcakken çok lezzetli. Soğuduklarında ise dondurucuya kaldırırsanız, aniden gelen misafirlerinize güzel bir tat sunabilirsiniz.(bu arada poğaçanın üzerindeki minik çatlak da gevrekliğini test etmek isteyen meraklı parmağa ait:)Gelelim tarife;
Hamuru için malzemeler:
1 su bardağı ılık süt
1 paket yaş maya
1 şişe soda
1 su bardağı sıvıyağ
3 tatlı kaşığı şeker
1,5 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un

Üzeri için; yumurta sarısı

Ilık süt ve mayayı karıştırdıktan sonra, diğer malzemeleri de ekleyerek yoğuruyoruz. Ilık bir ortamda bir müddet hamuru dinlendiriyoruz. İstenilen iç malzemeyi koyarak poğaça şekli veriyoruz, üzerine yumurta sarısı sürdükten sonra, bir süre de tepside bekletiyoruz. Fırına veriyoruz ve müthiş lezzetler hazır oluyor.Afiyet olsun...
Ben biraz peynirli poğaça yaptım bu hamurdan, biraz da içine malzeme koymadan minik sandviçler yaptım. Sabahları da arasına tulum peyniri koyarak, kendimize minik ziyafetler hazırladım. Tavsiye ediyorum.

pideye geeeeeeeeelllllll.......

Ve şimdi benden size muhteşem görüntüler...

Sevgili eşimin memleketinden pide manzaraları...Biliyorum, canınız çekecek ama napıyım, paylaşmadan edemicem bu güzellikleri. Bence Türkiye'nin en lezzetli pideleri, kıymalı mı istersiniz, yoksa peynirli mi, ama benim favorim tahinli olanlar...
Eğer Aydın'a yolunuz düşerse, Yenipazar'da Sümer Pide Salonu'na uğramadan sakın dönmeyin. Benden söylemesi...:)

21 Ekim 2009 Çarşamba

Kakaolu Islak Kurabiye(Browni Kurabiye)


Çok güzel bir kurabiye tarifi ile "Günaydın" demek istiyorum. Sevgili Aydan'dan aldığım, yerken ağızda dağılan, browni tadında süper bir kurabiye.Tarifimize gelince;

Malzemeler:

1 paket margarin(Yayla marka kullandım)
2 kahve fincanı şeker
2 yumurta
3 yemek kaşığı kakao(ben Kurukahveci Mehmet Efendi markalı olanı kullandım)
3 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 paket kabartma tozu(Dr. Outker marka kullandım)
4 su bardağı kadar elenmiş un
Bir miktar iri dövülmüş ceviz(ben fındık kullandım)

Şerbeti için:
3 kahve fincanı su
3 kahve fincanı şeker

Yapılışı: Margarin ve şeker iyice karıştırıldıktan sonra, diğer malzemeler eklenir ve ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. Ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak, yuvarlanır ve tepsiye dizilir.(ben tepsiyi yağlamadım, sadece yağlı kağıt serdim) 160 derecelik fırında 15-20 dakika kadar pişirilir.

Şerbeti: Su ve şeker karıştırılarak, kaynatılır. (kaynama süresine gelince, bir iki tıkırdaması yeterli diyebilirim.)
Kaynatılan şerbet iyice soğutulur. Fırından yeni çıkmış olan, sıcak kurabiyelerin üzerine dökülür.

*Şimdi kurabiyenin püf noktalarına gelelim, mutlaka unun elenerek yapılması gerekiyormuş, aksini denemedim ama hamur tutmuyormuş o zaman. Bir de kurabiyeler fırından çıkar çıkmaz, soğuk şerbeti üzerine dökmemiz gerekiyor.

İşte bu kadar, çok basit ve bir o kadar da lezzetli bir tarif. Umarım güzel sonuçlar alır ve sevdiklerinizle bu güzel lezzeti paylaşırsınız.

20 Ekim 2009 Salı

MUTLULUĞUMU PAYLAŞMAK İSTİYORUM...

Evet, yazmayalı uzun bir zaman oldu ve biz artık üç kişilik bir aile olmaya gebeyiz. Doğru okudunuz, minik Ferya Nil'imizin doğmasına 4 ay kadar kaldı. Öyle mutluyuz ki... Rabbim herkesin tüm dileklerini, bebek isteyenlerin de bebiş dileklerini kabul etsin... Önce hazır olmadığımı düşünüyordum ama bir kere hissettinizmi o minik ellerin karnınıza dokunduğunu, dünyanın en mutlu insanı oluyorsunuz. Bir sürü endişelerim vardı hayata dair; nasıl bir çocuk yetiştirebilirim, ahlaklı bir insan kazandırabilir miyim bu dünyaya, ya bakamazsam, ya iyi bir anne olamazsam vb.. Bu sorulardan daha onlarcası kafamda dolaşıyordu, ama inanın şu an tüm sorunların üstesinden geleceğimizi biliyorum ve birinin parmağımı tutarak bana bakmasını, gülümsemesini her şeyden çok istiyorum. Görüşemediğimiz zamanın en güzel hediyesiydi bu bebek bizim ailemize... Şimdiden hoşgeldin sevgili kızım aramıza...İnşallah, sağlıklı bir bebek olursun, tüm insanlık için dilediğim gibi.

Bu arada başka neler oldu; nihayet mutfağında daha da huzur bulduğum, vakit geçirirken oraya buraya çarpmadığım bir eve taşındık:) Bu güzel mutfak da biliyorum ki kızımın nasibi. Ona bu mutfakta kurabiyeler yapmayı öğreteceğim...

19 Ekim 2009 Pazartesi

çoook uzun bir aradan sonra...

Öyle uzun bir zaman geçti ki yazmayalı... Tamamen teknolojinin kurbanı oldum ve bir şekilde yazmam engellendi. Neyse, artık burdayım, yeniden karşınızdayım:)
Geçen zaman zarfında çok güzel tarifler denendi, lezzetler dostlarla paylaşıldı. Ama bugün tarif vermeyeceğim, çünkü bugün bir "yeniden giriş"günüydü. Yarın çok güzel bir kurabiye tarifi ile sizlerle birlikte olacağım, yalnız şunu da belirtmek isterim ki, tariflerin fotoğraflarına yine bir süre ulaşamayacaksınız:(
Bu arada neden şimdi başlıyorum sorusuna gelince, çok tatlı bir arkadaşımın verdiği destek, parmaklarımın hızlanmasına, üzerimdeki mahmurluğu atmama sebep oldu. Nazlı'ya sevgilerimle...