5 Kasım 2009 Perşembe

"HER ŞEYİN YENİSİ, DOSTLUĞUN ESKİSİ MAKBULDÜR"

Biraz önce candan bir ses tonu mutlu etti beni, götürdü çok eski günlere. Birlikte güzel günler geçirmiştik Yeliz'im ile Cebeci Yurdu'nun daracık odalarında, birlikte ağlamıştık annemizi özleyince, birlikte gülmüştük birbirimizden ayrı geçirdiğimiz saatlerin yaşattıklarına. "Hadi gidelim" dememizle buluyorduk kendimizi AŞTİ'de memleketimizin otobüslerinin önünde.

Öyle deliydik ikimiz de, "hasret" konu olunca.

Şimdi de birbirimize özlem doluyuz ama nafile. "hadi gidelim" diyip koşamıyoruz birbirimize, yaşadığımız hayatların telaşıyla.

Yaşam ne garip sevgili dostlar! "Bir varmış, bir yokmuş" gibi. Eskiden hep yanımda olan şimdi özlem kokuyor, şimdi yanıbaşımda sarıldıklarımın yarını meçhul. Düşününce hiç bir şey yok avuçlarımızda, güzel dileklerimizden, anılarımızdan ve dualarımızdan başka.

Bir de sevdiklerimizin uzaklardan gelen sesleri var, bizi mutlu eden.

Oysa ki asıl şimdi ihtiyacımız var dostların sıcacık ellerine,  hayatın bizi  üzmeyi daha iyi öğrendiği bu yaşlarımızda.

Belki de bu nedenle daha iyi biliyoruz dostlukların değerini 30'lu yaşların arefesinde, hem de  üniversitedeki uçarı ruhlarımızın hiç bilemeyeceği kadar.

Şimdi daha iyi anlıyorum sevgili dostum Yeliz'in bana armağan ettiği tabakanın üzerindeki yazının değerini
"her şeyin yenisi, dostluğun eskisi makbuldür".

Garip de olsa, yine de hayat güzel sevgili dostlar, çünkü bize en azından dostlukların değerini, insanların değerini, sevginin, aşkın, sabrın değerini öğretiyor bir öğretmen edasıyla.

Ne mutlu bana ki, artık daha iyi biliyorum herşeyin değerini.

Artık daha  çok seviyorum seni sevgili dostum,Yeliz'im, sesin bile aldı beni nerelere götürdü, neleri hatırlatmaya yetti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyorum:)