2 Ekim 2007 Salı

İKİ LEZZET VE BİR DOĞUM GÜNÜ MESAJI!

Sanırım koşturarak yemek yapmaktan sıkıldım. Ben yemeği sindire sindire, zevk alarak yavaşça yapmalıyım. Tabi bunun için iftardan sonra her akşam yemek yapmam gerekiyor. Ama bazı akşamlar gerçekten canım hiç birşey yapmak istemiyor, televizyonun karşısında tembellik etmek istiyorum. Malumunuz, böyle akşamların ertesi akşamlarında yemeksiz kalıyoruz:) Hepimizin böyle günleri vardır ya, evde hiç yemek yoktur ve gündüzden başlarsınız düşünmeye, "acaba ne yapsam?" Dün de benim böyle günlerimden biriydi ve uzunca bir süre ne pişirsem diye düşündüm. Sonra aklıma buzlukta duran haşlanmış taze fasulyelerim geldi ve hemen evi arayıp, kardeşime fasulyeyi buzluktan çıkarmasını söyledim. Akşam eve gittiğimde beni bekleyen taze fasulyeleri güzelce bir mısır unuyla harmanladım. Üzerine biraz tuz serptim. (itiraf etmeliyim ki en güzel fasulye tavasını annem yapar, hem de bizim köyün o tazecik fasulyeleriyle)Daha sonra kapaklı tavaya tereyağ koyarak eritirsiniz ve fasulyeleri yerleştirirsiniz.(yine bu da anneciğimin bana armağan ettiği, bizim köyün meşhur tavası, aynı zamanda da karadeniz tavası olarak bilinen yassı kapaklı tava. Ama eğer böyle bir tavanız yoksa, fasulyeleri bir tepsinin arka yüzüyle çevirebilirsiniz) Kızarıp kızarmadığını çevirerek kontrol eder ve kızarınca diğer yüzünü de aynı şekilde biraz tereyağ ilavesiyle kızartırsınız. Gerçekten muhtesem bir tat.

Dün akşam "mısır unu saatlerimdeydim" sanırım ki, bir de kuymak yapmak istedim, sıcacık çayın yanında şöyle ekmeğinizi bandırarak yiyebileceğiniz bir lezzet.Hele ki ekmeğiniz taş fırın ekmeğiyse değmeyin keyfinize. (Ankara'da taş fırın ekmeğini bulmak biraz zor ancak Halk Ekmek'in somun ekmeği de işimizi görüyor)
Kuymak için, tavaya(ki bu bakır tava olursa daha lezzetli olur) 2 yemek kaşığı kadar tereyağını koyarsınız, ardından bir kaşık kadar mısır ununu eklersiniz ve kokusu gelene kadar kavurursunuz. Ardından bir miktar sıcak su eklersiniz ve kaynayan karışıma varsa dil peyniri yoksa kaşar peyniri koyarsınız. (Ben ikisini karıştırarak koydum, ince ince dilimleyerek) Ocağı biraz kısarsınız ve peynirler eriyip tereyağ üste çıkana kadar pişirirsiniz. (Tabi eğer tuzsuz bir peynir kullanıyorsanız, tuz eklemeyi unutmayın.)

Kuymağı ilk kez, bir Eylül günü Trabzon'da, Zigana Geçidi'nin ardında, sisli bir öğleden sonra yemiştim. Hava öyle soğuktu ki, sıcacık kuymak, içimi ısıtmıştı. Umarım sizin de içinizi ısıtır ve benim gibi bu lezzetten vazgeçemezsiniz.
Afiyet olsun.
Bu arada bugün canım kardeşim Deniz'in doğum günü. Umarım hepinizin kardeşi vardır ve bu eşsiz sevgiyi tatmışsınızdır. Ona bakarken içim titriyor, sevginin ötesinde bir şeyler hissediyorum. Bunun adı "kardeşlik" olsa gerek. Bu akşam onunla ilgili planlarım var, umarım onu mutlu etmeyi başarabilirim. Seni çok seviyorum Deniz'im ve İyi ki doğdun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyorum:)